ŞAKAYIK (Paeonia)

Dünyanın bir çok bölgesinde dağlık ve ormanlık yerlerde tabii olarak yetişir. Serin-ılıman iklim bitkisidir. Ülkemizde de bir çok tabii cinsi bulunan şakayık orman gülü veya ayı gülü adları ile de bilinir. Nisan- haziran arası açan iri ve gösterişli çiçekleri sebebiyle bahçelerimizde eskiden beri yetiştirilir. Çok sevilen bir süs bitkisi olan şakayık özellikle uzakdoğu kültüründe önemli bir yere sahiptir. Buralarda 4000 yıldan beri kültürü yapılmaktadır

Çiçekleri yalınkat veya katmerli olur. Bazıları hoş kokuludur.Zamanla kültüre alınarak çok farklı renkleri üretilmiştir. Bitki çalı ve otsu olmak üzere iki farklı türü vardır.(Bakınız:AĞAÇ ŞAKAYIĞI)
Otsu şakayık sonbaharda toprak üstü kısmını kaybeder. İlkbaharda yumrulu köklerden tekrar yeşerir. Yeşilliği gür ve gösterişlidir. Yapraklar özellikle sonbaharda bronz rengine bürünür. Bitki boyu 60-100 cm. kadar uzayabilir. Özellikle katmerli çiçekliler baharda destek gerektirir.

Yetişme özellikleri:

Şakayık en iyi derin, iyi drenajlı ve humusça zengin topraklarda yetişir. Dikim için 45 cm. çap ve derinlikte bir çukur açılır. Çukurun dip kısmına bir miktar yanmış gübre veya kompost konur. Daha sonra yarısına kadar gübreli toprak harcı eklenir. Bitki fazla derin olmayacak şekilde dikilir. Bolca sulanır. Saksı içinde almak daha iyidir. Fidelerin arası 90 cm olmalıdır.Hafif gölge veya güneşli ortamları sever. Ancak sabah güneşi gecenin nemiyle yumuşamış tomurcuklara zarar verebilir. Bu yüzden güney veya güney-batı yönlerine doğru dikim yapılması daha iyi olur.

Şakayık ilk dikildiği yıl fazla açmaz. Yerine tam olarak yerleşmesi 2-3 yıl sürer. Yumrular ne kedar çoğalırsa o kadar çok çiçek açacaktır.Çoğaltmak maksadı ile köklerini ayırmak uygun değildir. Aksi halde yeniden çiçek açması yıllar alabilir. Yeni bitki isteniyorsa yetişmiş olarak satın alınmalıdır.

Yaz boyunca muntazaman sulanmalıdır. Kökünün serin ve nemli kalması için malç yapılması iyi olur. Her yıl ilkbaharda gübre verilir.

SİNAMEKİ
(Sennakassie / Séné / Cassia)
Afrika, Hindistan ve Arabistan’in yari çöl ve daglik bölgelerinde yetisen, 50-150 cm boylarinda, sari renkli çiçekler açan çali tipinde agaççiklar. Yapraklar yaprakçik seklinde ikiye parçalanmistir. Sinamekinin en çok C. acutifolia ve C. angustifolia türleri bilinmekte ve kullanilmaktadir. C.fistulosa türü ise ceviz agacina benzeyen büyük agaçlardir. Meyveleri fasulye meyvesi gibi esmer, yesilimsi veya siyahimsi renklidir. Içlerinde 6-10 kadar tohum bulunur.
Kullanildigi yerler: Bitkinin yaprak ve meyveleri antresan türevleri tasir. Bundan dolayi da müshil etkilidirler. Etkileri kalin barsak üzerinedir. Toz hâlinde 0,5-1 gr (günde 2-3 defâ) veya 5-10 gr sinameki yapragi üç su bardagi su ile kaynatilarak iki defâ içilir. Memleketimizde çok kullanilan müshil ilâcidir.

Baklagiller familyasındandır. Dünyanın sıcak bölgelerinde ve çok çeşitli yerlerde 400′ü aşkın sinameki türü yetişmektedir. Ülkemizde de Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde bazı sinameki türleri süs bitkisi olarak yetiştirilir. Genelde sinameki bitkisi 100-150 cm’ye kadar boylanabilen, çalı görünüşünde ağaççıktır. Ama, 7-10 m’ye kadar yükselen ağaç türleri de vardır. Sinameki türleri bileşik yapraklı, çoğunlukla sarı çiçekli, baklaya benzeyen yassı, odunumsu ve sert meyveli bitkilerdir. Bu meyvelerinin içinde, rengi kırmızımsı tatlı tohumları bulunur. Burada konumuzu en çok ilgilendiren sinameki türleri Afrika’da çeşitli bölgelerde yetişen iskenderiye sinamekisi ya da Sivri yapraklı sinameki (C. acutifolia) ile daha çok Hindistan’da yetiştirilmesine karşın Arabistan sinamekisi veya Dar yapraklı sinameki (C. angustifolia) diye adlandırılan türleridir.

Sinameki türlerinin yaprak ve tohumlarında reçine, flavon türevleri ile etkili madde olarak serbest ya da glikozit durumunda antrasen türevleri bulunur.

Bitkinin tıbbi etkilerinden, içi yumuşatıcı ve müshil olarak yararlanılır. Ülkemizde halk arasında en çok kullanılan müshil ilaçlarından birisidir.

Bu etkisinden yararlanmak için bitkinin kuru yaprakları ya toz haline getirilir ya da sinamekinin tohumlarını taşıyan meyvesi ılık suda 6-12 saat bekletilir. Toz halindeki yapraklarından 2-3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde iki-üç kez birer bardak olarak içilir. Ilık suda bekletilen meyvelerinden 3-6 tanesi sudan çıkarılır. Meyveleri 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde iki-üç kez birer bardak içilir.

Bazı sinameki türlerinden elde edilen infüzyonun tadı çok kötü ve içimi zor olduğundan, sütlü kahveye katılarak bunların alımı kolaylaştırılabilir.

UYARI
• Aşırı diyare durumuna neden olabileceğinden, kolit ve spastik peklik çeken kişiler sinameki kullanmamalıdır.
• Sinameki güçlü bir müshildir. Aşırı miktarda kullanılırsa kusma ve bulantılara neden olabilir.

Tere
( lepedium sativum ) :Turpgiller familyasından; bahçeteresi, çayırteresi, kışteresi, suteresi, yabanteresi, yerteresi gibi çeşitleri olan bir bitkidir. Tadı oldukça acı ve nahoş kokuludur.

İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler, öksürük söktürür. Bol miktarda idrar söktürür. Böbrekleri ve idraryollarını temizler. Karaciğer hastalıklarında faydalıdır. Safra ifrazatını arttırır. Grip ve soğukalgınlığının çabuk geçmesini sağlar. Cinsel istekleri kamçılar. Vücudun hastalıklara karşı direncini arttırır. Kansızlığı giderir. Kanı temizler. Kandaki şeker miktarını düşürür. Sinirleri yatıştırır. Sigaranın zararlarını azaltır. Suyu, saç dökülmesini ve kepeklenmeyi önler.

HEPATİT NEDİR ?

Karaciğerde meydana gelen iltihabı reaksiyon tıp bilimimde hepatitis olarak tanımlanır. Türkiye de yaygın olarak hepatit olarak tanımlanır. Ancak ülkemizde de hepatit denilince yaygın olarak hepatit B kavramı anlaşılır. Ancak hepatitin tek sebebi virüsler ve hepatit B değildir. Hepatite virüsler(hepatit B ,hepatit C …), bakteriler, çeşitli ilaçlar, uzun süreli alkol kullanımı ve çeşitli endüstriyel maddelere maruz kalmak yol açabilir. Ne sebeple olursa olsun ortaya çıkan hepatit karaciğer hücrelerinde hasara sebep olur. Karaciğerde hassasiyet şişme ve iltihap ortaya çıkar. Karaciğer de yaygın bir hassasiyet ortaya çıkar. Hepatit bazı durumlarda kalıcı hasarlara sebep olur. Burada önemsenmesi gereken en önemli durum virüslerle ortaya çıkan hepatitin bulaşabilmesidir. Yukarıda sayılan diğer hepatit tiplerinin insandan insana bulaşmamasıdır

Hepatit A,

hepatit virüslerinden birinin yol açtığı karaciğerin iltihabi hastalığıdır. Hepatit virüsleri A’dan G’ye dek uzanan geniş bir yelpazede yer alırlar, farklı özellikleri vardır.

Hepatit A, ülkemizde sık görülen, zaman zaman okullarda salgınlar yapan bir hepatit türüdür. Hastayla yakın temasla, enfekte su ve gıdayla bulaşır.

sarı göz Mikrop alındıktan sonra bir kuluçka döneminin ardından; cilt ve göz aklarında sararma, iştahsızlık, halsizlik, bulantı, kusma, koyu renkli idrar görülebilir. 6 yaş altı küçük çocuklar, sarılık olmadan, hatta hiç belirti olmadan da hastalığı geçirebilirler. Gençler ve erişkinlerde daha ağır seyredebilir.

Hasta kişi, belirtiler görülmeden önceki birkaç haftalık dönemde de bulaşıcıdır. Bulaşıcılık sarılık veya diğer belirtiler görüldükten bir hafta sonrasına kadar sürer.

Kesin tanı kan testleriyle konur.

Özel bir tedavisi yoktur, hastanın genel durumunu destekleyecek tedaviler verilir.Tedavide antibiyotiğin yeri yoktur.

el yıkama Hijyen kurallarına dikkat etmek, özellikle el yıkama ile enfeksiyondan korunmak mümkündür. En güvenli yöntem ise, 2 yaştan sonra iki doz halinde yapılan aşıyla korunmaktır.
Hepatit B

Hepatite yol açan virüslerden biri de Hepatit B virüsüdür. Ancak; Hepatit A’dan farklı olarak ciddi bir enfeksiyona yol açar, kronik karaciğer hasarına, ölümcül komplikasyonlara neden olabilir. Ne yazık ki, ülkemiz Hepatit B ‘nin sık görüldüğü ülkeler arasında yer almakta, bazen taşıyıcılar rutin kontrollerde tesadüfen saptanmaktadır.

Mikrobu taşıyan anne, doğum sırasında bebeğe bulaştırabilir. Ayrıca, kan ve vücut sıvılarıyla temasla, cinsel yolla da bulaşır. Hepatit B virüsü, anne sütüyle bulaşmamaktadır.

Mikrop alındıktan yaklaşık 6 hafta sonra belirtiler görülebilir. 1-2 ay sürebilir, bazen hiç belirti olmayabilir. İştahsızlık, halsizlik, döküntü, eklem ağrısı, sarılık görülebilir. Kronik karaciğer hasarına yol açabilir, kronik taşıyıcılık gelişebilir, yıllar içinde karaciğer kanseri, siroz gibi komplikasyonlarla ölümcül olabilir.

hepatit b aşısı Kesin tanı, kan testiyle konur. Gebelikte annenin hepatit B kan testlerinin yapılması ihmal edilmemelidir. Çünkü anne taşıyıcı bile olsa, yenidoğan bebeği hemen yapılacak aşı ve immunglobülin ile korumak mümkündür.

Kesin bir tedavisi yoktur. Enfekte kişi, uzun dönemde takibe alınır.

Bebeklere doğar doğmaz başlanan aşı ile ( toplam üç doz ) korunma mümkündür.

Hepatit C Risk Grubu

* Damar içi ilaç alışkanlığı olanlar.
* Uygun şekilde sterilize edilmemiş aletlerle dövme yaptıranlar.
* 1992′den önce kan/organ nakli yapılmış olanlar
* Uygunsuz şartlarda diş tedavisi ve cerrahi müdahale geçirenler.
*
Uygun şekilde sterilize edilmemiş aletlerle manikür, pedikür yaptıran, berberde tıraş olanlar.